DİĞER
“Erkek egemenliğinin yapıları çok sağlamdır zaten, o yüzden feminist mücadele bu kadar zorludur. Öte yandan feminizmin yapabildiklerini görünce, surda gedik(ler) açmanın zevkine varabilirsiniz! İradenin iyimserliği bu değilse nedir?”
"Tarih, varlığı dışımızda olan bir olgudur; onu bugünkü dünya görüşümüze göre şekillendirmeye çalışmamız bir dereceye kadar kaçınılmazdır elbette, ama beğenmediğimiz yahut uygun görmediğimiz yönlerini sansürlemek yanlış olduğu kadar beyhudedir, güdük ve başarısız kalmağa mahkûm bir çabadır. Çünki bizden önce vardılar, bizden sonra da var olacaklar, gizlenen yanlar er veya geç ortaya çıkacaktır."
"XIX. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’da yalnız folklor değil, özgül olarak erotik folklor konusunda kayda değer çalışmalar yapılmaktaydı, örneğin 1883–1911 yılları arasında 11 cildi yayınlanan Kryptádia ve 1904–1913 yılları arasında 10 cildi yayınlanan Anthropophyteia başlıklı diziler gibi."
"Bu ayın konusu, Woolf’un çağdaşı ve hemcinsi olan Amerikalı Mary Mills Patrick’in (1850–1940) ilginç bir kitabı: Sappho and the Island of Lesbos (Sappho ve Lesbos Adası)."
"Theophil Löbel’in Hochzeitsbräuche in der Türkei (Türkiye’de Düğün) adlı çok ilginç eseri, Cumhuriyet devrinde kaybedilmiş olan kültürel zenginliği gözler önüne seren kitaplardan biri..."
" İlk Osmanlı matbaasını İbrahim Müteferrika’nın 1727–1728 civarında kurduğu bir galat-ı meşhurdur, zira bu sadece ilk Osmanlı-Müslüman-Türk matbaasıdır. Osmanlı gayri Müslim matbaaları ise 1490’lı yıllardan itibaren çeşitli şehirlerde kurulmuştu, hem de padişah fermaniyle."
"Kitap Fransa’nın kadınlarına ithaf edilmiş. Osmanlı topraklarındaki kadınların içinde buluduğu korkunç durumu öğrenip kendi ülkelerinde gördükleri harika muameleye şükretmeleri öğütleniyor önsözde. Yazar saraya giremediğini itiraf ediyor, fakat hareme girip çıkan kira kadınlar aracılığıyla istediği bütün bilgilere ulaşabildiğini öne sürüyor."
"Bugünün dertleriyle yüz yıl öncesinin dertleri bir değildir, ama dert hep vardı, hep olacak. Bugün köprü trafiğinde takılıp kalanlar, örneğin bir zamanlar iki üç senede bir İstanbul’u kasıp kavuran veba salgınlarını hatırlayıp avutabilirler kendilerini."
"Eşitsizlik önce gelir, ırkçılık sonra; eşitsizlik ırkçılıktan değil, ırkçılık eşitsizlikten doğar. Cinsellik de insan hayatının en mahrem, bireylerin varlığına en dolaysız biçimde dokunan alanlarından olduğu için, ırkçılık, cinsellik alanında özellikle yoğun ve güçlü bir biçimde kendini gösterir."
"Üç farklı kentte (Stockholm, Berlin ve İstanbul) geçen bu hikâyenin ana kahramanlarını şöylece sıralamak mümkün: Filmin yapımcısı David Schratter, yönetmen Maurice Stiller, senaryo yazarı Ragnar Hyltén-Cavallius, oyuncular Greta Garbo ve Einar Hanson, görüntü yönetmeni Julius Jaenzon ile ekibe İstanbul’daki süreçte yardımcı olan Muhsin Ertuğrul."
"Bir insanın kişiliğiyle fizikî özellikleri arasında bir ilişki olabileceğini inkâr etmek elbette mümkün değildir. Ancak tek tek her bir fizikî özelliğin doğuştan gelen belirli ve sabit bir kişilik özelliğine denk düştüğü iddiasının da elle tutulur bir yanı yok. Kaldı ki kitaplardaki yorumların özgül bir coğrafyada üretilmiş olduğu genellikle göz ardı ediliyor."
"Derin devlet kokusu yayan bir faili meçhul cinayet, oğullarının adları birtakım rezaletlere karışan bazı devletlûlar ve bunları örtbas etme çabası, adliye vekilinin adliye üzerindeki “tazyik işaretleri”... Ve gazetecilerin daha demokratik bir basın kanunu beklentisi…"
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık